Dumanın Adı: Rüzgarın Tersi
- Thracian Pipe
- 4 gün önce
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 4 gün önce
Pipo, aslında her zaman göründüğünden çok daha fazlasıydı. Aslında bu eyleme başlamadan önce dahi içimizde bu duruma dair bir his bir devinim bulunmaktaydı. Ait olduğumuzu bile bilmeden, sadece varlığını farkında olarak veya olmadan hissettiğimiz bir gerçeklikti bu. Yazının devamına geçmeden pipolarımızı yakalım, spotifyı açalım.

Pipo içmek, hiçbir zaman yalnızca tütün yakmak olmadı. O, modern dünyanın gürültüsüne karşı en sessiz itirazdır. Bir tür geri çekilme, aceleyle örülmüş zamanın ipliğini sökme biçimidir. Çünkü modern hayat bizden hız ister. Tüket, devin, yetiş! Oysa pipo, “bekle” der. “Otur. Düşün. Hiçbir yere gitmene gerek yok.” İçine çektiğin her nefeste bir zamanı da içine alırsın. Dışarının hızı, içeride yavaş bir kıvılcıma dönüşür. O kıvılcım ki, makinenin soğuk çarklarına karşı insanın hâlâ düşünebildiğini, hissedebildiğini fısıldar.
Belki de pipo içmek, en naif ve en barışçıl isyandır. Kaldırımlardan geçen kalabalıklara, telefon ekranlarına gömülen bakışlara, her sabah daha erken başlayan günlere karşı: sessiz ama derin bir başkaldırı. Ne bağırır, ne çağırır. Ama oradadır. Kendi zamanı içinde, kendi ateşiyle. Bir alışveriş listesinde pipo yoktur. Bir toplantı takviminde, pipo içmeye ayrılmış bir saat bulunmaz. Çünkü pipo, modernitenin planlanabilirliğine sığmaz. Onun varlığı başlı başına bir kültürel tepki, bir karşı duruştur. Pipo içen biri, zamanın akışına teslim olmaz. Onu eğip büker. İçine çektiği dumanda bir başkaldırı vardır; hızın değil, sabrın diliyle konuşur.
Ve insan, günün birinde pipo içerken fark eder: Acele aslında bir alışkanlıktır. Tüketme arzusu, öğretilebilen bir reflekstir. Ama yavaşlık, o gerçek yavaşlık, içten gelir. Ve piponun dumanı, işte tam da oradan yükselir: İçten. Çünkü çağ, insanı yalnızca hızlı olmaya değil, sürekli “üretmeye” de zorlar. Her an bir şey yapılmalı, her an bir fayda sağlanmalı. Oysa pipo içmek faydasız bir eylemdir ve tam da bu yüzden değerlidir. Pipo, insanın sadece “olduğu” hâlini kabul eder. Ne olmak zorundasın, ne başarmak. Sadece oturur, yakarsın. Ve dumanla birlikte o baskı da yavaşça çözülür.
Bir pipoyu içmek, bir ritüele dönüşür zamanla. Her gün aynı saate denk gelmese de, aynı duygunun çevresinde döner: Kendine dönmek. Dış dünyanın sesinden, gerekliliklerinden, sistemin hep daha fazlasını isteyen nefesinden bir adım uzaklaşmak. Duman, bir perde gibi arana çekilir. Dışarısı flulaşır. Ve sen, o flulukta netleşirsin. Pipo, bugünün dünyasında lüks değil; direniştir. Öyle pahalı bir lüks de değil. Vaktin varsa, sabrın ve niyetin varsa yeterlidir. Çünkü en zor bulunan şey bugün ne para ne eşyadır, insanın kendisiyle baş başa kalabileceği zamandır. İşte pipo, o zamanı geri getirir. Satın alınamaz bir alan açar insana: kendi iç sesiyle kalabileceği bir oda.
Ve o odada duman dans ederken, hayatın en berrak cümleleri kurulmaz belki. Ama en dürüst düşünceler orada gezinir. Çünkü pipo, zihni susturmaz; yatıştırır. Düzenlemez; dinler. Anlam vermez; anlamın önünü açar. Bazen, bir tek duman halkası bin kelimeden daha fazlasını anlatır. Günün sonunda, piponun ucunda yavaşça tükenen o tütün gibi tükenir gün de. Geriye bir avuç kül kalır belki, bir de odada asılı duran düşünceler. Ama o düşünceler, modern dünyanın gürültüsünde kaybolmayan nadir şeylerdendir. Çünkü pipo, insanın kendiyle başbaşa kalabildiği en sade ânı yazar. Ne daha hızlısı, ne daha iyisi, ne de daha verimlisi aranmaz. Sadece olan olur. Ve bazen, en büyük direniş budur: hiçbir şey olmaya, sadece olmaya cesaret etmek.
-Thracian Pipe
Comments